Kadınların kasık fıtığı, az görülmesine karşın, tanı koymada güçlükler ve sıklıkla boğulmaları nedeniyle önemlidir. Laparoskopik yöntemle onarılmaları tavsiye edilir.
______________________________________________
Sık olmasa da kadınlarda kasık fıtığı ile karşılaşmaktayız. Ancak bir oran verecek olacaksak, kadınların kasık fıtığı olma riski 2-3%’’dür.
Kasık bölgesinde görülen fıtıkların 2-4%’ünü oluşturan femoral fıtıklar ise kadınlarda daha çok görülür. Ancak kadınlarda kasık fıtıkları, – erkeklerde olduğu gibi – femoral fıtıklara göre daha fazla (3 kat) görülür. Kabaca kadınlarda kasık fıtıklarının 20%’si femoral fıtıktır. Femoral fıtıklarda; kadın / erkek oranı 2,5:1 gibidir, ancak bu yaş ile bağlantılı değişkenlik gösterir. Kadınlarda 35 yaşın altında femoral fıtık görülme sıklığı azdır. Özellikle birden fazla doğum yapmış kadınlarda daha sık görülür, sürpriz olarak bu grupla erkeklerin oranı eşittir. Özellikle; femoral fıtıkların neredeyse 1/3’i sıkışma ve boğulma ile kendini gösterir.
Kadınlarda kasık fıtığı genellikle ağrı ile belirti verir. Bazen girip çıkan bir şişlik eşlik eder. Genellikle tanı koymada zorlanılır ve hasta gönderilir. Femoral fıtıklar sıkışmaya daha eğilimli olduğundan; bağırsak tıkanıklığı ve alt karın ağrısı ile acil gelen kadınlarda boğulmuş fıtık öncelikli düşünülmelidir. Tanı için ultrason, gerektiğinde Bilgisayarlı Tomografi (BT) veya Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI) çekilmelidir. Normal şartlarda tanı için en doğru görüntüleme yöntemi MRI’dır. MRI görüntüleme yaparken, özellikle valsalva dediğimiz hasta ıkındırılarak da çekim yapılmalıdır. Bu şekilde gizli fıtıklar görünür hale gelebilir.
Yapılan geniş çalışmalar ve bunların analizi ile oluşturulan kılavuzlara göre; kadınların kasık fıtığı onarımı, laparoskopik yani kapalı yöntemlerle yapılmalıdır. Bunun çeşitli avantajları vardır: Öncelikle açık yöntemlerle yapılan onarımda, tekniklerin doğası gereği femoral fıtık gözden kaçabilir. Yine açık yaklaşımda sinirlerle yüz yüze kalınacağından, ameliyat sonrası kronik ağrı riski artmaktadır. Her ne kadar uzman ellerde bu risk az olsa da kapalı yöntemlere göre belirgin olarak fazladır. Laparoskopik onarımlarda anatomik olarak kasık duvarının arkasından (kas arkasına yama) yama konduğundan ve burada sinirler daha yanda olduğundan kronik ağrı riski daha azdır.
Kadınların kasık fıtığının laparoskopik yöntemlerle onarımında; hafif ya da orta ağırlıkta yama kullanılması, çok şart değilse zımba ile yamanın sabitlemesinin yapılmaması, gereklilik durumunda doku yapıştırıcı materyallerin kullanılması önerilir. Bunlar dikkate alınarak yapılan onarım ile kronik ağrı riskini en aza indirilebilir. Laparoskopik yaklaşımla konan yama ile potansiyel 4 fıtık bölgesi de (direkt, indirekt, femoral ve obturator alanlar) örtülür. Açık onarımda; femoral ve obturator kanalları değerlendirmek için kasık arka duvarı açılmaz ise bu fıtıklar gözden kaçırılabilir. Laparoskopinin burada nüks açısından sağladığı üstünlük belirgindir.
Son olarak kadınlarda femoral fıtıklar biraz daha sık olmak üzere boğulmuş olarak geldiğinde laparoskopik yaklaşım çok büyük üstünlük sağlar. Şöyle ki: boğulmuş organın ne olduğu, durumu yani gangrene bağlı doku ölümü olup olmadığı belirlenebilir. Bu yöntem hem tanısal hem de tedavi edici yaklaşımı kapsar. Boğulmuş organın sıkıştığı yerden kurtarılmasını sağlamasının yanı sıra, durumunu değerlendirdikten sonra gerekirse o organa yönelik müdahaleye de imkan verir. Bundan sonra şartlara bağlı olarak fıtığın onarılıp onarılmayacağına karar verilir. Organ delinmesi ve sahanın bakteriyel kirlenmesi var ise onarım ertelenmelidir. Aksi durumda; onarımda kullanılan yamanın enfekte olma olasılığı yüksektir. Bu enfeksiyon kronikleşebilir. İleri de enfeksiyona bağlı apse ameliyatı, hatta yamanın çıkarılmasına kadar giden istenmeyen durumlar söz konusu olabilir.
Her zaman söylerim: Erken fıtık ameliyatı hem hasta hem de cerrah için daha rahattır. Fıtık ameliyatınızı ertelemeyin!